Kalp Kapakları Bize ne Diyor?

Amaç: Çalışmamızın amacı dejeneratif kalp kapak hastalıkları nedeniyle eksize kalp kapakçıklarının histopatolojik değişikliklerini araştırmaktır.Materyal ve metotlar : Dejeneratif kalp kapağı hastalığı olan 40 hastadan eksize edilen 28 tane aort kapağı ile 20 tane mitral kapak retrospektif olarak araştırmaya dahil edildi. 8 hastadan hem aort hem mitral kapak eksize edilmiştir. Hastalara ait klinik diagnostik bilgiler hastane bilgi sisteminden elde edildi. Kalp kapakları standart histopatolojik metotlar kullanılarak parafine gömüldü ve her bloktan 3-4 μm kalınlığında kesitler alındı. Hematoksilen Eozin ile boyalı preparatlar Olympus BX51 mikroskopu ile histopatolojik değişiklikler açısından değerlendirildi. Her vakanın mevcut histopatolojik slaytları orijinal tanıyı doğrulamak ve çeşitli mikroskobik değişikliklerin değerlendirmesini sağlamak için bağımsız olarak gözden geçirildi.Bulgular: Hastaların 21(% 53)’ i erkek, 19(% 47)’ u kadındı. Hastaların yaş aralığı 20-88 idi. Ortalama yaş 59 olarak hesaplandı. Kadınların yaş ortalaması 60.7, erkeklerin yaş ortalaması 57.5 idi. Hastane bilgi sisteminden edinilen verilere göre hastaların 14 (% 35)’ünde hipertansiyon, 12 (% 30)’sinde hiperlipidemi, 9 (% 23)’unda diyabetes mellitus, 10 (% 25)’unda sigara öyküsü 6 (% 15)’sında koroner arter hastalığı mevcuttu. Fokal alanlarda normal histolojik yapının da seçilebildiği kapakların tamamında (% 100) değişen derecelerde fibrozis mevcuttu . 32 kapakta (% 67) kalsifikasyon mevcuttu . Altı kapakta (% 13) kemik ve kartilaj oluşumu birlikte izlendi . Kemik ve kartilaj oluşumu izlenen kapakların 4 (% 8)’ü aort, 2 (%4)’si mitral kapaktı. Tüm kemik oluşumu alanlarına kalsifikasyon da eşlik etmekteydi. Kemik metaplazisi görülme yaş ortalaması 60.8 idi. 27 kapakta (% 56) kronik inflamasyon, 11 kapakta (% 23) neoanjiogenezis ve bir kapakta (% 2) endokardite bağlı nekroz ve abse formasyonu izlendi Kronik inflamasyonun lenfositler ve plazma hücrelerinden oluştuğu görüldü. Sonuç: Kalp kapak dejenerasyonları kardiyovasküler risk faktörleri ile yakından ilişkilidir. Çok basamaklı moleküler yolaklar aracılığıyla gelişen aktif bir süreçtir. Kapak interstisyel hücreleri bu süreçteki başrol oyuncusudur.